3-Marifet Kazanma Fırsatı

İnsanın asıl manevi gelişim fırsatlarından biri de Allah’ın marifetini kazanmaktır. İnsanın manevi gelişimi ve dindarlığı usul gereği, Allah’ı bilmek ve tanımakla başlar.

اول الدین معرفت الجبار  

Din Allah’a marifet ve O’nu tanımakla başlar. Marifettir ki amel, kulluk ve aşkın sebebidir ve insanı kendi maksadı olan Allah-u Teâlâ’ya ulaştırır.

İmam Hüseyin (a.s) Zâriyât suresi 56. ayetteki “Liye’budun” kelimesini “Liye’rifun” olarak tefsir etmiştir.

و ما خلقت الجن و الانس الا لیعبدون  

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”. Yani buradaki “Liye’budun”= (Kulluk etsinler) den maksat, “Liye’rifun”= marifet ve tanımaktır.

Şimdi marifet ve tanıma yüksek bir öneme sahip olduğundan insan yaşamında bu konuya ayrı bir önem ve değer verilmelidir. Marifet o kadar önemlidir ki bu konu hakkında rivayetlerimizde şöyle gelmiştir: “Bir saat tefekkür ve düşünme 70 yıl ibadetten daha üstündür. Alim ve bilenin makam ve mezilesi buradan kaynaklanmaktadır. Sonucu marifet olan tefekkürün ehemmiyetinin delili şudur ki marifet insan yaşamına yön vererek, insanı kulluk düzeyinden yüceltir. İnsanın yaşama, ölüme, insani iletişimlere ve …. bakışı tam ve kamil olarak değişir. Böyle bir insan, Allah ve ilahi eksende hareket ederek, Allah’ı her yerde kendi yanında görür. Şeytan ve onun askerlerinin hile ve şeytanlıklarına tam olarak aşinadır. Hak Teâlâ’ya nibetle elde etmiş olduğu marifete dikkatle kendi selahını tanıyarak, alçakların oyununa gelmez.

Bu durumda Allah-u Teâlâ ve O’nun veli kullarına olan marifeti elde etmek için ciddi bir çare düşünülmelidir. Dikkat edilmelidir ki marifet ve tanıma bir defada elde edilmez ve onun yavaş yavaş kazanılması gerekir. Marifet elde etmemizle tanıma boyutumuzu yüceltir ve tanıma boyutumuzun yücelmesiyle gerçekte insanın imanı artar. İmanın yücelmesi de doğrudan amellere etki eder.        

“Marifet ve tanımak özel kimselere aittir ve ulaşılmaz” şeklinde düşünmeyin. Hayır böyle değildir. Marifet, zerre zerre ve Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de gelmiş olan yol gösteriliğiyle elde etmek gerekir. Örnek olarak Kur’an-ı Kerim, geçmişten ibret alınmak; tefekkür ve düşünerek tabiata bakmak üzerinde çok durmuştur. Mevsimlerin değişimi, dağlar, yeryüzü, otlar, yıldızlar, hayvanlar, vs….. bunların hepsi insanı tevhidi tanımaya doğru yöneltir. Eğer doğru bir şekilde bakarsak görürüz ki bütün alem ve etrafımızda olan herşey, Allah-u Teâlâ’nın celal ve cemalinin görüntüsüdür ama biz görmüyoruz. Güzel bir çiçek insanın marifet hissini faal ettirebilir ve onun tevhidi tanımasını yüceltebilir. Doğrusu alemde Allah-u Teâlâ’nın görüntüsü olmayan hangi şeyi sayabilirsiniz? Alemin kötülükleri de insanların amellerinin sonucudur veya görünürde kötülük, gerçek ve batında hayırdır.

Özet olarak marifetin kazanılması için Allah’ın her şeyde görülmesi gerekir.

4-Allah’ı Sevenleri Sevme ve Düşmanlarıyla Düşman Olma Fırsatı

Bu, çok yapıcı olan fırsatlardan biridir. Allah’ı sevenleri sevme şu sebepledir ki onların Allah’ı ve Allah’ın onları sevmesi, bizim gelişmemize yardımcı olacaktır. Masum İmamlar (a.s) Allah’I seven örnek kişilerdir. Onların sevilmesi ve onların sözleri doğrultusunda hareket edilmesi bizim marifet ve amelimizi artırır. Çünkü onlar Allah’ın özel kulları olduklarından değişik durumlarda bizim elimizden tutarak, bu tehlike dolu yolda bize yardımcı olurlar. Tevhit, Allah ekseni ve manevi gelişme yolunda Ehlibeyt’in (a.s) ve özellikle İmam Hüseyin’in (a.s) sevgisinden daha çok faydalanmak gerekir.

Allah düşmanlarına karşı nefret ve düşmanlık, bizi kararlılığa doğru götürerek, manevi gelişmeye çok etki eder. Müstekbirlere karşı durma ruhu, şeytana ve Allah’a düşman hesap olan kimselere düşmanlık etme, bu fırsattan kaynaklanmakta ve manevi gelişimde etkilidir. Toplumun rehberi, bu savaşta sancağı tutan kimsedir. Bu durumda rehber ve velayeti fakihe uymak bu doğrultuda oldukça etkilidir. Bu durumda da işin ekseninde yer alan Allah’tır. Allah’ı sevenleri sevmek ve Allah düşmanlarına düşman olmak.