Bugun...



Kur’an’da Geçen “Ümmi” Tabiri

Soru: Kur’an’da geçen “Ümmi” tabirinden hareketle bazıları Hz. Peygamber’in (s.a.a) okumak ve yazmak bilmediğini iddia etmişlerdir. Acaba bu konu doğru mu? Bütün varlık aleminin sırlarını okuyabilen ve rumuzlarına vâkıf olan bir peygamberin okuma yazma bilmeyişi nasıl mümkündür?

facebook-paylas
Tarih: 12-08-2020 15:55

Kur’an’da Geçen “Ümmi” Tabiri

Cevap: Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:

1- “Ümmi” kavramının anlamı nedir?

2- Eğer ummi okuma yazmayı bilmemek anlamında ise bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir Peygamber’e nasıl yakıştırılabilir?

Birinci bölüme yanıt olarak şunu söylemek gerekir ki: “Ümmi” okuma yazmayı birinden öğrenmeyen kimseye denir.[1] İslam Peygamberi’ne de ümmi denilmesi onun okuma yazmayı kimseden ders almadığı içindir.[2] Hz. Peygamber’in (s.a.a) ümmi olduğu konusu tarihi açıdan kesin olan bir gerçektir. Çünkü tarih açıkça Hz. Peygamber’in (s.a.a) ister Peygamberlikle görevlendirilmeden ve ister peygamberlikle görevlendirildikten sonra hiçbir kimseden okuma yazmayı öğrenmediğini kanıtlamaktadır. Zira bir yandan o dönemde Hicaz halkının büyük bir çoğunluğu okuma ve yazma bilmiyor zaten öğrenim işi onlar arasında önemli bir konuma sahip değildi. Bu yüzden sadece belli bir grup okuma ve yazma biliyordu ve bunların sayısı 17 kişiyi aşmıyordu. Buna göre eğer İslam Peygamberi o toplumda birsinden okuma ve yazmayı öğrenmiş olsaydı bu herkes tarafından bilinir ve halk arasında yayılırdı.[3]

Üstelik Peygamber’e düşmanlık besleyen ve ona karşı her türlü ithamdan geri durmayan kimseler böyle bir şey olsaydı elbette ondan haberdar olur ve Hz. Peygamber (s.a.a) okuma-yazma bildiği için bu öğretileri başkalarından edindiğini ve öğretilerinin vahye dayanmadığını ileri sürürlerdi.[4]

Tarihte şunu kanıtlıyor ki Hz. Peygamber (s.a.a) Medine’de bile ne bir yazı okumuş ne de kendi eliyle bir şey yazmıştır. Hudeybiye anlaşmasında bile Hz. Peygamber (s.a.a) anlaşmayı kendisi yazmamıştır.[5]

Kur’an-ı Kerim, “ümmi” kavramından başka diğer ifadelerden de yararlanmaktadır. Örneğin “Bundan önce sen ne bir kitap okumuş, ne de elinle onu yazmışsın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar şüpheye kapılırlardı.[6]” “Ne kitap nedir ne de iman bilirdin.”[7]

Ama bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir peygamberin nasıl okuma yazma bilmeyebilir sorusuna gelince, bu sorunun cevabında şöyle diyebiliriz: Konumuzla ilgili ayetlerde ummi vasfı Hz. Peygamber (s.a.a) ile diğerlerinin ortak vasfı olarak zikredilmesine rağmen[8] Hz. Peygamber’in (s.a.a) ummi oluşuyla ümmetin ummi oluşu arasında fark vardır. “Ümmi” kavramının her yerde aynı anlamı ifade etmediği kesindir. Çünkü bu vasıf Yahudiler ve Müşrik Araplar hakkında kınama vesilesi olarak kullanılmıştır. “Onların içinde okuma-yazması olmayanlar da var ki, Kitap'tan (Tevrat'tan) (başkalarının kendilerine anlattıkları) kuruntulardan başka hiçbir şey bilmezler. Onlar, sadece zan içindedirler.”[9] Yine şöyle buyuruyor: “Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve okuma yazma bilmeyenlere (ümmîlere, müşriklere), "Siz de (O'na) boyun eğip teslim oldunuz mu?" de.”[10] [11]

Ama Hz. Peygamber (s.a.a) hakkında bu vasıf övgüyü ifade eder ve onun peygamberliğine bir delil ve ispattır. Buna örnek olarak mütekebbir vasfını zikredebiliriz. Mütekebbir vasfı Yüce Allah için övgü mahiyetinde kullanılır ama aynı vasıf diğerleri için yerme ve kınama sayılır.[12]

Bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve bırakmış oldukları eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz.

Bu yüzden bazı müfessirler şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber’in (s.a.a) vasıfları arasında “ümmi” vasfı onun peygamberliğinin delili ve ispatı sayılır. O bu vasfıyla geçmiş ve gelecek bütün ilimlere sahipti ve göklerin ve yerin gaybını insana bildirir ve onları hak yola davet ederdi.[13]

Aynı zamanda peygamberin ummi oluşu ve onun ümmiler içinde mebus kılınışı Allah’ın sonsuz gücüne dikkatleri çekmek içindir. Yüce Allah okuma-yazma bilmeyen halk içinden ders okumamış, mektebe gitmemiş birini Allah’ın ayetlerini onlara okumak, batıl inançlardan onları uzak tutmak ve kendilerine kitap, ilim ve hikmet öğretmek ve onları kötülüklerden arındırmak için göndermiştir.[14]

Buna gِöre birçok ilimleri içinde bulunduran Kur’an’ı okuma-yazma bilmeyen biri tarafından getirilmesi ilahi mucizelerden sayılır[15]

Daha geniş bilgi için Bkz. Dairetu’l Mearif-i Ferhang Kur’an, Ummi.

 

 

--------------

[1] Dehhuda, Luğatname

[2] Farhang İstilahat İrfani

[3] Belazuri, Fetu’l-Buldan s.459

[4] Bkz. Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 205- 206

[5] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 219

[6] Ankebut 48

[7] Şura 52

[8] Kur’an’da bu vasıf “Ummiyun” şeklinde Bakara suresinin 78. ayetinde ve “Ummiyin” olarak Al-i İmran suresinin 20 ve 75 ve Cuma suresinin 2 ayetlerinde geçmiştir.

[9] Bakara: 78

[10] Al-i İmran: 20

[11] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 228

[12] Tefsir-i Kebir c. 5 s. 310

[13] Keşfu’l Esrar c. 1 s. 244

[14] Tefsir-i Nevin s. 7.

[15] Tefsir-i Kebir c. 5 s. 380




Bu haber 455 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI