Bugun...



İman ile Sevgi İlişkisi

Soru: Rivayetlere göre iman ile sevgi ilişkisini beyan ediniz?

facebook-paylas
Tarih: 30-06-2020 16:13

İman ile Sevgi İlişkisi

Cevap: Rivayetlerde sevgi ile din ilişkisini incelemek için ilk olarak din, iman, sevgi ve muhabbet meselesi arsında var olan zati ilişkiyi inceleyeceğiz. Sonra iki tür sevgiye; birisi ilahi muhabbet ve ikincisi şehvani sevgisini açıklayacağız. Sonraki unvanda ehlibeyt sevgisi bağlamda olan özel önemliliğe ve onun iman olan direk nisbetine değineceğiz. Son olarak Allah’ın, peygamberin ve Ehlibeyt’in düşmanlarına karşı kin ve nefretin (buğz) konumuna değineceğiz.

1. Din ile Sevginin İrtibatı:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim Allah için severse, Allah için düşmanlık yaparsa, Allah için verirse, o imanı kamil olan kimselerdendir”.[1]

2. İmam Sadık’tan (a.s) “hübb ile buğz imandan mıdır?” şeklinde soruldu. O hazret şöyle buyurdu: “Acaba iman hübb ile buğz dışında bir şey midir?” Sonra şu ayeti okudu: “Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir”.[2]

3. Bir gün Allah Resulü (s.a.a) kendi ashaplarına şöyle buyurdu: “İmanın hangi unsuruna sarılması daha muhkemdir?” Ashap dediler: Allah ve Allah resulü daha iyi bilirler; Bir kısmı da “namazdır” dediler. Bazıları da “zekâttır” dediler; bir diğer kısım da “oruç ve hacdır” şeklinde görüş belirtiler ve… O hazret şöyle buyurdu: “Sِöylenilenlerin her birisinin has değeri vardır ama imanın en mutmain kulpu Allah yolunda sevmek, Allah yolunda nefret etmek, Allah’ın evliyalarını sevmek ve Allah’ın düşmanlarından nefret duymaktır”.[3]

4. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim din için sevmez ve din için düşmanlık yapmazsa, dini yoktur”.[4]

1. İlahi Muhabbet:

1. İmam sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Bir mümin kalbini dünyadan boşaltsa, yukarı gider ve Allah’ın muhabbetinin tatlılığını kendinde bulursa, dünya ehlinin nezdinde aklı delilikle karışmış kimse gibi olur. Oysaki bu grup Allah’ın muhabbetinin tatlılığıyla karıştırılmış; dolayısıyla onun dışında hiçbir şeyle uğraşmazlar”.[5]

2. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben sizden olan mümin bir kimseyi öyle severim ki namaza durduğunda yönünü Allah’a çevirsin ve kalbini dünya ile meşgul etmesin. Zira namazda kalbini Allah’a yönelten her kula Allah yüzüyle ona yöneliyor; müminlerin muhabbet ve sevgisini kendi muhabbet ve sevgisinden sonra ona fark ettiriyor”.[6]

3. İmam Sadık’ın (a.s) ashaplarından birisi şöyle buyuruyor: Bilinçli ve uyanık olunuz! Dünyada zahit olmadığınız müddetçe imanın tadını tadamazsınız. Zira ben İmam Sadık’dan (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: “Mümin dünyadan kalbini arındırır, yukarılara çıkar ve Allah’ın muhabbetinin tatlılığını haddi zatinde bulur ve onun dışında hiç kimseyle uğraşmaz. Yine şöyle buyuruyor: Kalp saf olduğu taktirde yer onun için dar olur ta ki (Allaha doğru) yukarılara gider”.[7]

4. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Nasıl oluyor da bir kimse Allah’ın muhabbetini iddia ediyor ama kalbi dünya sevgisiyle aram bulmuştur”.[8]

5. İmam Ali (a.s) başka bir yerde şöyle buyuruyor: “Güneş gecenin karanlığıyla cem (bir arada) olunmadığı gibi Allah sevgisi ile dünya sevgisi de bir arada cem olunmuyor”.[9]

6. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Cennette en lezzetli ve en iyi şey Allah’ın sevgisi ve Allah yolunda sevmektir”.[10]

7. Bazı kitaplarda şöyle nakledilmiştir: Hz. Abbas ve Hz. Zeynep küçük idiler. Hz. Ali (a.s) Abbas’ın güzlerinden öptü ve sonra Hz. Zeyneb’e döndü baktı. Hz. Zeynep şöyle dedi: Ey baba! Acaba bizi seviyor musun? O hazret şöyle buyurdu: “Çocuklarımız ciğerlerimizin parçalarıdırlar”. Hz. Zeynep şöyle dedi: Ama nasıl oluyor da iki sevgi bir kalpte yerleşebiliyor? Biri Allah’ı sevmek ve diğeri çocuklarını sevmek; eğer bizden vazgeçilmiyorsa, Allah’ı halisane sev bize karşı da şefkatli ol!.[11]

2. Şehvani Sevgisi (Mezmum Sevgiler):

Dünya sevgisi Allah’ın sevgisi karşısında yer aldığını söylemiştik. Bazen bu iki tür muhabbetin birisine “ilahi aşk” ya “irfani aşk” diğerine “dünyevi aşk” deniliyor. Bunların her birisinin de farklı şubeleri vardır. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiği üzere şehvet sevgisi insanlar için sevimli kılınmıştır ki şunlardan ibarettir: 1- Kadına karşı olan aşk (cinsel aşk), 2- Çocuklara duyulan aşk, 3- Paraya duyulan aşk (altın ve gümüş). 4- Dünyevi güzelliklere ve imkanlarına duyulan aşk: “Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır”.[12] Rivayette şöyle okuyoruz: Allah-u Teâlâ, Hz. Davut’a vahyi etti ki ashaplarını şehvetlere dalmaktan korkut. Ve (onun getirilerinden) sakındır. Şehvetlere gönül bağlamış olanların kalpleri benden perdelenmiş ve üstünden perde çekilmiştir.[13]

1. Ehlibeyt ve İmamların Muhabbeti:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Kim ehlibeyti severse ve bizim sevgimiz onun kalbine yerleşirse, hikmetin çeşmeleri onun kalbinden dilinin üzerine akar ve kalbinde iman yenileniyor”.[14]

2. İslam Peygamberinden (s.a.a) nakledilmiştir: “Kim Alibeyt muhabbetiyle ِölürse, şehit olarak dünyadan gitmiştir. Biliniz ki her kim Al-i Muhammed’in sevgisiyle ölürse, bağışlanmıştır. Biliniz ki her kim Al-i Muhammed’in sevgisiyle ölürse, kamil imanla dünyadan gitmiştir”.[15]

3. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuşlardır: “Mümin bir kimsenin sahifesinin baş levhası Ali b. Ebu Talib’in (a.s) sevgisidir.[16] Hakeza şöyle buyurmaktadır: Ali’yi sevmek imandandır, Ona kin yapmak nifaktandır.[17] Hazreti Fatma (s.a) hakkında şöyle buyuruyor: Her kim Fatma’yı severse, cennettedir ve her kim ona düşman olursa, cehennemdedir”.[18]

2. Allah’ın Düşmanlarından Beri ve Onlardan Nefret Etmek:

Allah’a duyulan sevginin sadık olduğuna delalet eden alamet Allah’ın düşmanlarına karşı düşman olmaktır. Zira sevgi ile nefretin ikisi bir arada olması anlam taşımaz. Birbirine zıt olan iki şeye sevgi bağlamak nifakın alameti ve sevginin yalanlığından hakidir. Bu nedenledir ki Allah ve Allah’ın evliyalarının sevgisini konu edip zikir edilen birçok rivayetlerde Allah’ın düşmanlarından nefret duymak ve onlardan teberi etmek de zikredilmiştir. Burada birkaç rivayete örnek olsun diye işaret edilecektir:

1. İmam Rıza (a.s.) şöyle buyuruyor: “Dinin niheti ve kemali bizim velayetimizde ve düşmanlarımızdan teberi etmektedir”.[19]

2. Şahıslardan birisi İmam Sadık’a (a.s.) şöyle buyurdu: “Birisi vardır ki hakkınızdaki sevgiyi kalbinde taşıyor ama düşmanlarınızdan nefret etmekte zayıftır. İmam (a.s) cevabında şöyle buyurdu: “Bizi sevdiğini sanıp düşmanlarımızdan beri olduğuna sahip olmayan bir kimse yalancıdır”.[20]

 

 

------------------

[1] Küleyni, “el-Kafi”, Tahran: Darul Kutubu’l İslamiye, 1365 h.ş., c. 2, s. 134.

[2] A.g.e., s. 125.

[3] A.g.e., s. 125.

[4] A.g.e., s. 127.

[5] A.g.e., s. 130.

[6] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Lübnan: Müesesetul Vefa, 1404, h.k, c. 81, s. 24.

[7] Şeyh Hur Amuli, “Vesailuş-Şia”, Müesesetu’l Alul-Beyt, 1409 h.k, c. 16, s. 13.

[8] Amedi Temimi, “Gureru’l Hikem ve Dureru’l Kelim”, İntişarat-ı Tebliğat-ı İslami, 1366 h.ş, s. 141.

[9] Muhaddis-i Nuri, “Müstedrekül Vesali”, Müesesetu’l Alul-Beyt, 1408, h.k, c. 12, s. 42.

[10] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Lübnan: Müesesetu’l Vefa, 1404, h.k, c. 66, s. 251.

[11] Muhaddis Nuri, “Müstedrekül Vesali”, Müesesetu’l Alul-Beyt, 1408, h.k, c. 15, s. 251.

[12] Ali İmran, 14.

[13] “Biharu’l Envar”, Lübnan: Müesesetu’l Vefa, 1404, h.k, c. 1, s. 154.

[14] A.g.e., c. 27, s. 90.

[15] A.g.e., c. 23, s. 233.

[16] A.g.e., c. 27, s. 142.

[17] A.g.e., c. 37, s. 92.

[18] A.g.e., c. 27, s. 116.

[19] A.g.e., c. 27, s. 58.

[20] A.g.e., c. 27, s. 58.




Bu haber 863 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI