Bugun...



İmam Seccad’ın (a.s) Kutlu Doğumu

Kevser Kültür Merkezi ailesi olarak, Seyyidü’s-Sacidin İmam Seccad’ın (a.s) kutlu doğumu dolayısıyla Veliyyi Emri Müslimin’e, müçtehitlerimize ve tüm Ehlibeyt âşıklarına tebrik arz ederiz.

facebook-paylas
Güncelleme: 26-02-2023 13:52:01 Tarih: 26-02-2023 13:51

İmam Seccad’ın (a.s) Kutlu Doğumu

“İmam Seccad”, “İmam Zeynelabidin” ve “Ali b. Hüseyin Zeynelabidin” (Arapça: الإمام علي بن الحسين) diye meşhur olan Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talip (Hicri 38, Medine/Hicri 95, Medine), On İki İmam'ın (a.s) dördüncüsüdür.

İmam Seccad’ın (a.s) annesinin adı hakkında fikir ayrılıkları bulunmaktadır. Annesinin adı hakkında: “Şehri Banu”, “Şehri Baneviye”, “Şahzenan”, “Cihan şah”, “Fatıma”, “Meryem”, “Gazele”, “Selafe”, “Herrar” gibi çeşitli adlar zikredilmiştir. Şeyh Müfid, o hazretin annesinin adını “Şahzenan” ve dedesinin “Kisra oğlu Şehriyar oğlu Yezdgird” olduğunu yazmıştır. Şeyh Saduk, o hazretin annesinin babasını İran şahı Şehriyar oğlu Yezdgird olduğunu ve İmam Seccad (a.s) doğumundan hemen sonra vefat ettiğini kaydetmiştir.

Doğumu

Meşhur görüşe göre, İmam Seccad (a.s) hicretin 38. yılında dünyaya geldi. Bu görüşe göre, İmam Seccad (a.s), İmam Ali’nin (a.s) hayatından bir bölümünü ve ayrıca İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) imametini yakından görmüş ve Muaviye’nin Şiaları Irak ve başka yerlerde baskı altına almaya çalıştığını gözlemlemiştir. Ancak bazı rivayetlerde İmam’ın (a.s) yaşının bilinen ünlü görüşün aksine, daha küçük olduğu ve İmamın (a.s) doğumunun yaklaşık hicretin 48. yılında olduğu söylenmiştir.[1] Gerçi bu rivayetler çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir; ancak bunların kabul edilmesine mani olan bazı kanıtlar mevcuttur. Örneğin ünlü tarihçiler ve siyer yazarları imamın doğum tarihinin hicretin 38. yılı olduğunu zikretmişlerdir. Buna göre de Kerbela vakıasında İmam’ın (a.s) yaşı 23 civarındaydı.

İmam Seccad’ın (a.s) Sasani şehzadelerine mensup bir kadın tarafından dünyaya gelişi, son zamanlarda, daha çok eleştirilmektedir. Nedenine gelince, Şia düşmanları bu duruma dayanarak, Şia’nın İran’da yayılışını, İmamlarla Sasaniler arasındaki aile bağlarının, İmam Seccad’ın (a.s) annesi iddia edilen Üçüncü Yezdgird’in kızı aracılığı ile sağlandığı gerekçesine bağlamaya çalışmalarındandır.

Seyyid Cafer Şehidi, “Ali b. Hüseyin” adlı kitabında, bu alanda bulunan rivayetlerin önemli bir bölümünü zikretmiş ve eleştiriye tabi tutmuştur. Buna ek olarak, İmam Seccad’ın (a.s) annesinin “Ümmü Velet” olduğunu ortaya koyan rivayetler de sınırlıdır. Bu rivayetler fetihle ilgili diğer rivayetlerle uyumsuzluğuna rağmen, bu haberin aslının önemli bir şöhretinin olduğu kesindir. Vekatü’s-Sıffeyn, Tarih-i Yakubi ve Besairü’d-Derecat gibi üçüncü asırda yazılan Şia’nın en eski kitaplarında bile nakledilmiştir.

İmam Seccad (a.s), kendi döneminde “Ali el-Hayr”, “Ali Asgar” ve “Ali el-Abid” isimleri ile meşhurdu.[2]

İmamet süresi 34 yıldır. Kerbela vakıasında bulunduğu gibi Harre vakıası, Tevvabin Hareketi ve Muhtar’ın kıyamına şahit olmuştur. “Sahife-i Seccadiye” ve “Risele-i Hukuk” onun eserlerindendir.

Zühri şöyle demektedir: "Ondan daha üstün bir Haşimi ve ondan daha Fakih birisini görmedim." Şafii şöyle demektedir: "O, Medine’nin en fakih insanıydı." Cahiz ise, şöyle demektedir: "Onun fazilet ve erdemlerinden şüpheye düşen birini görmedim, yahut ondan daha önemli birisinden söz ettiklerini duymadım."

Ehlisünnetin tarihçilerinden Muhammed b. Ömer Vakıdi, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) söylediği şu sözü: “Ali b. Hüseyin (a.s) 58 yaşında vefat etti” naklettikten sonra şöyle yazmaktadır: Bu söz İmam Seccad’ın (a.s) Kerbela’da iken 23 veya 24 yaşlarında olduğuna delalet etmektedir.[3]

Zühri ise şöyle demiştir: Ali b. Hüseyin 23 yaşında iken Kerbela’da babasının yanında idi.[4]

İmam Seccad (a.s) 94 (veya 95) yılında Velid b. Abdülmelik’in emri ile zehirletilerek şehit edilmiştir.[5] Medine’de bulunan Cennetü’l Baki mezarlığında amcası İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yanında defnedilmiştir.[6]

 

 

------------

[1]- Gazi Numan, Şerhü’l Ahbar, c. 3, s. 266.

[2]- İbn-i Sa’d, et-Tabakatü’l Kübra, c. 5, s. 222; İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehcü’l Belağa, c. 15, s. 273.

[3]- İbn-i Sa’d, Tabakatü’l Kübra, c. 5, s. 222; İbn-i Manzur, Muhtasar-ı Tarih-i Demeşk, c. 17, s. 256; Erbili, Keşfü’l Ğumme, c. 2, s. 191.

[4]- İbn-i Sa’d, Tabakatü’l Kübra, c. 17, s. 231.

[5]- Şebvari, el-İthaf bi-Hubbi’l Eşraf, s. 143; Mes’udi, Rihlet-i İmam, 1995. Bkz. Mes’udi, Mürucü’z-Zeheb, c. 3, s. 160.

[6]- El-Müfid, el-İrşad, el-Cüzü’s-Sani, s. 138.




Bu haber 762 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI