Bugun...



Hz. Zehra (s.a) ve İmam-ı Zaman’ın (a.f) Benzerlikleri

Açık olan ve rivayetler ile halkın genelinin dilinde beyan olan ilk nokta, bütün halkın İmam-ı Zaman’a (a.f) vermiş olduğu nispettir.

facebook-paylas
Tarih: 07-01-2022 15:08

Hz. Zehra (s.a) ve İmam-ı Zaman’ın (a.f) Benzerlikleri

 Yani, “Mehdi-i Fatime” (Fatime’nin Mehdi’si). Bu asılsız ve boş bir ıstılah değildir. Aksine İmam-ı Zaman’ın (a.f) tanıtımında Hz. Peygamber’den (s.a.a) naklolunmuş rivayetlerde şöyle gelmiştir:

مهدی مِن عترتی مِن وُلدِ فاطمه

“Mehdi benim oğlumdur; benim neslimden, Fatime’nin çocuklarındandır”.

Burada şöyle bir soru sorulabilir: Neden “Mehdi-i Ali” veya “Mehdi-i Hüseyin” demiyor da “Mehdi-i Fatime” diyor? Bu konuda olan nokta şudur ki “Mehdi-i Fatime”, Hz. Fatıma’nın (s.a) sevinç kaynağıdır ve aslında İmam-ı Zaman’ın (a.f) varlık felsefelerinden biri, Hz. Fatıma’nın (s.a) sevinç ve ümit kaynağı olmasıdır. Bu konu birkaç yerde meydana gelmiştir.

Bunlardan biri Hz. Peygamber’in (s.a.a) rihlet zamanındaydı. Hz. Peygamber (s.a.a) hasta yatağında yattığı bir sırada Hz. Zehra (s.a) meydana gelen hürmetsizliklerden dolayı, üzgün ve rahatsız bir şekilde Hz. Peygamber’in (s.a.a) huzuruna varır. Hz. Peygamber (s.a.a) ona hitapla, Hz. Mehdi’nin (a.f) onun çocuklarından olacağı vadesini veriyor.        

İmam Hüseyin’in (a.s) viladet olayı da bu mısdakın bir kısmıdır. O dünyaya geldiğinde Cebrail (a.s) nazil olarak şöyle dedi: Ey Allah’ın Resulü! Allah seni tebrik ediyor. Ama

قتلوه عطشانا

“Onu susuz şehit edecekler”. Hz. Peygamber (s.a.a) ağladı. Sonra Cebrail (a.s) sözlerine devam etti: Ey Allah’ın Resulü! Bu mesajı Fatime’ye de ulaştır. Hz. Peygamber (s.a.a) masajı ulaştırdı. Hz. Fatıma (s.a) ağladı ve sabırsızlandı ve şöyle buyurdu: Eğer ümmet bu şekilde çaresiz olacaksa, ben istemiyorum.

Hz. Peygamber (s.a.a) cevabında şöyle buyurdu: “Allah-u Teâlâ, karşılığında Mehdi’yi senin neslinden karar vermiştir”. Böylece Hz. Zehra (s.a) sakinleşti. Hz. Zehra (s.a) ve İmam-ı Zaman (a.f) arasında çok sıkı bir irtibat vardır. Çünkü İmam-ı Zaman (a.f), Hz. Zehra’nın (s.a) kalbinin hoşnut olma ve sevinç kaynağıdır.  

İmam-ı Zaman’ın (a.f), Hz. Zehra’nın (s.a) varlığıyla ilgili olan bir irtibatı da örnek ve model olma konusudur. Kur’an-ı Kerim’de “Usvetun Hasene” olma iki defa matrah edilmiştir. Biri Hz. Peygamber’in kendi şahsı konusunda,

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فى رَسُولِ اللّهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ

Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var”. [1] Diğeri ise,

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فى اِبْرهيمَ وَالَّذينَ مَعَهُ

İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır”. [2]

Burada İmam-I Zaman’ın (a.f) “Annem Zehra benim için usve-i hasane (güzellik örneği)dir” demesi, “Hz. Peygamber’in (s.a) benim usve-i hasenem değildir” açısından değil, Hz. Zehra’nın (s.a) Hz. Peygamber’in (s.a.a) canı olma açısındandır.    

Hz. Zehra’nın (s.a) Hz. Peygamber’e (s.a.a) en benzer kimse olduğu rivayetlerde gelmiştir. Allah’ın rızası Hz. Peygamber’in (s.a.a) rızası olduğu gibi, Hz. Peygamber’in (s.a.a) rızası da Hz. Fatıma’nın (s.a) rızasıdır. Hz. Peygamber (s.a.a), Salman’a şöyle buyurmuştur:

ان ابنتی فاطمة ملا الله قلبها وجوارحها ایمانا ویقینا الی مشاشها تفرغت لطاعة الله

Ey Salmam! Allah kızım Fatıma’ya kalbine, organlarına ve hatta beynine ve kemiklerine kadar öyle bir iman vermiştir ki Allah’tan başka herşeyi ondan dışarı çıkarmaktadır.   

Terbiyette de ondan örnek alınması gerekir. Hz. Ali’nin (a.s) evinde yemek için bir şey bulunmadığı bir zamanda, Hz. Ali b. Ebi Talib gidip bir Yahudi’den 3 ölçek buğday borç aldı. Yani müslümanlar o hazrete yazrdım etmekten kaçındılar. Öyleki Hz. Zehra (s.a) bu müslümanlara bile dua ediyordu. Böyle bir anneden İmam Hasan (a.s) dünyaya geliyor ve onun terbiyesi ile yetişiyor. Bir şahıs onun yanına gelerek kötü sözler söylediğinde o, yumuşak bir tavırla şöyle buyuruyor: “Şam halkındansınız; burada kimseniz yoktur. Gel, bizim eve gidelim. Elbiselerini değiştir; yemek ye. Arkadaşın yoksa, ben, sana arkadaş olurum.”

İmam-ı Zaman’ın (a.f), Hz. Zehra’ya (s.a) olan benzerliklerinden biri, kadir gecesinin hakikati ile ilgilidir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Kadir gecesi Fatime-i Zehra’dır. Fatıma’yı tanımayan bir kimse kadir gecesini derk edemez. Bizim zamanımızda kadir gecesi, İmam-ı Zaman’ındır (a.f). Bu durumda Hz. Fatıma’ya (s.a) marifeti olmayan kimse, İmam-ı Zaman’ın (a.f) marifetine ulaşamaz; çok yakın bir irtibattır.    

Kadir gecesinin makamı gizlidir ve Hz. Zehra’nın (s.a) da makamı gizlidir. Kadir gecesinde işler ve durumlar ayrılmaktadır ve uzun bahis konusu olan hak ve batılın ölçüsü Hz. Zehra (s.a) iledir. Onun delili de Allah’ın rızasının Fatime’nin rızasında olmasıdır. Yani Zehra’nın razı olmasıyla olan rızalık. Allah’ın işlerin dağıtımında razı olma ölçüsü, Hz. Zehra’nın razı olmasıdır. Vahyin nazil olma haznesidir. Rivayette vardır ki, hiç bir peygamber ve hiç bir nebi, Fatime-i Zehra’nın faziletini ikrar etmeden nübüvvete ulaşamaz.         

Hz. Zehra (s.a) ve Hüccet b. Hasan (a.f) arasında olan bir dizi benzelikler de isimlerde vardır. Rivayetlerde vardır ki Allah-u Teâlâ, Hz. Zehra (s.a) için 9 ismi seçmiştir. Fatime’nin dışında olan bu 9 ismin misdakları İmam-ı Zaman (a.f) için de vardır. Örnek olarak rivayette vardır ki Hz. Zehra’nın (s.a) lakabı “Seyyidetü’n-Nisa” ve İmam-ı Zaman’ın (a.f) lakabı “Seyyü’l Halk” dır. Imam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: Tahire-Tahir; Mübareke-Mübarek; Zekiyye-Zeki; Tayyibe-Tayyib; Mutahhara-Mutahhar; Takiyyeh-Takî; Muhaddeseh-Muhaddes. Bunların hepsi Hz. Zehra (s.a) ve Hz. Mehdi (a.f) arasında ortaktır.  

Hz. Zehra’nın (s.a) varlığının muhabbeti tabii ve teklifi değildir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

وَلَوْ کُنتَ فَظّاً غَلِیظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِکَ

Kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. [3] Yani senin kalbinde muhabbet olmazsa, kimse etrafında toplanmaz. Kur’an-ı Kerim diyor ki muhabbet ve sevgi gösterme değil, eğer kalbinde muhabbet ve sevgi olmasaydı, etrafından dağılırlardı. Bu çok önemli bir noktadır. Düşünmeyiniz ki biz muhabbetli davranırsak, halk cezb olurlar. Varlığınla muhabbet etmen ve sevmen gerekir. Bu muhabbet ve sevgi de sadece Hak Teâlâ’ya bağlılıkla oluşmaktadır. Tavsiye edilmiş olan “senden ayrılan kimseyle irtibat kur; sana kötülük edene iyilik et” sözü neye dayalıdır? Allah’a dayalıdır. Yani, kötü davranış karşısında iyilik göstermek, sadece sonsuz birine bağlı olan biri tarafından gerçekleşir. Aksi durumda nefsi bir karşılık olacaktır. Hz. Zehra (s.a) sonsuz birine bağlıydı ve onun çocukları aynı şekildedir. İmam-ı Zaman (a.f) hem intikam alıcıdır ve hem de mihribandır.

 

 

---------------

[1]- Ahzab, 21.

[2]- Mümtehine, 4.

[3]- Âl-i İmrân, 159.    




Bu haber 596 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI