Bugun...



Hz. Fatıma’nın (s.a) Yüksek Ahlâkı

Hz. Fatıma (s.a), "yüksek bir ahlâka, onurlu bir karaktere, üstün bir nefse, ulu bir duyarlılığa, çabuk kavrayan bir anlayışa, keskin bir zihne, yüce bir erdeme, parlak bir üstünlüğe, misk kokan bir nefese, cesur bir yüreğe, bitmek nedir bilmeyen bir heyecana, yüksek bir hamiyet duygusuna, kendini beğenmişlikten uzaklığıyla hayranlık uyandıran bir izzete sahipti. Kibirlilerin tasavvur ettikleri büyüklük onun düzeyine erişmekten çok uzaktı. Büyüklenenlerin ve zorbaların karşısında eğilmezdi."

facebook-paylas
Tarih: 05-01-2022 09:04

Hz. Fatıma’nın (s.a) Yüksek Ahlâkı

Hz. Fatıma (s.a), hoşgörü, sükûnet ve geniş anlayış ve tahammülüyle, geniş ufuklu vakarıyla, öz güven ve yumuşaklığıyla, ağırlığı ve temkinliliğiyle, sağlam karakteri ve iffetiyle, onurunu korumasıyla bir ahlâk abidesiydi.

Babasının vefatından önce, parlak bir onur ve açık bir hâyâ timsaliydi. Güler yüzlü ve mütebessim bir güzellik abidesiydi. Ama babasının (s.a.a) vefatıyla birlikte yüzündeki tebessüm kaybolmuştu.

Dilinden haktan başka bir söz dökülmezdi. sadece doğruyu konuşurdu. Kimsenin kötülüğünden söz etmezdi. Gıybet etmez; kimseyi arkadan çekiştirmezdi. Kimseyi küçümseyici kaş göz işareti yapmazdı. Başkalarının sırrını saklar; verdiği sözü tutardı. İstişarede doğruyu söyler; onların gerçek hayrını ister ve başkalarının mazeretlerini kabul ederdi. Yanlışlıkları hoş görürdü. Çok kere sürçmeleri ve kötülükleri hilim ve hoşgörüyle karşılardı.

"Kötülükten kaçar, daima iyiliğe eğilimliydi. Güvenilirdi. Sözünde doğruydu. İyi niyetliydi ve sözünde kesinlikle dururdu. İffetin en yüksek doruklarındaydı. Tertemiz bir ünü vardı ve adında en ufak bir leke yoktu. Eğilimleri üzerinde hevâsının etkisi yoktu.

Hz. Zehra (s.a) az ile yetinen zühd sahibi biriydi. O, ihtirasın kalbi parçaladığını, işlerde düzensizlik ve dağınıklığa neden olduğunu çok iyi biliyordu.

O, hayatının sonuna kadar babasının kendisine söylediği şu sözü prensip edindi: "Ey Fatıma! Ebedi nimetlere kavuşabilmen için, dünya hayatının acılarına karşı sabret."

Basit bir hayata razıydı. Hayatın zorluklarına karşı sabırlıydı. Helâlin azıyla yetinirdi. Razıydı ve kendisinden razı olunmuştu. Başkasına ait olan, başkasının sahip olduğu şeylere göz koymazdı. Hakkı olmayan bir şeye de gözlerini dikmezdi. Allah’tan başkasından bir şey istemeye tenezzül etmezdi. O, yüzsüzlük etmez ve onurlu nefsin tam bir timsaliydi. Nitekim babası (s.a.a) şöyle demişti: "Asıl zenginlik gönül zenginliğidir."

O, dünyasını bir yana bırakarak, kendini Rabbine adayan Hz. Betül’dü. Dünyanın çekici süslerine arkasını dönmüştü. Dünya hayatının aldatıcı güzelliklerine eğilim göstermiyordu ve dünyaya meyletmenin ne büyük felâketlere yol açtığını çok iyi biliyordu. Dünya hayatının zorluklarına sabrederken, dilinden Rabbinin zikrini eksik etmeden sorumluluğunu yerine getirme hususunda muazzam bir sabır örneği sergiliyordu.

Hz. Zehra’nın (s.a) asıl ilgisi ahirete yönelikti. Dünyanın göz alıcı güzelliklerine değer vermiyordu. Çünkü babasının Hz. Peygamber (s.a.a) dünyadan, dünyanın nimetlerinden, lezzetlerinden ve şehevî arzularından yüz çevirdiğini görüyordu.




Bu haber 332 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI