Bugun...



Hz. Fatıma’nın (a.s) Siresi İle İlgili Kırk Hadis - 1

Hz. Fatıma’nın (a.s) Siresi İle İlgili Kırk Hadis - 1

facebook-paylas
Tarih: 28-12-2020 12:20

Hz. Fatıma’nın (a.s) Siresi İle İlgili Kırk Hadis - 1

Fahrettin ALTAN

 

Birinci Bölüm: İbadet Meleği

1- Kalbinin İmanla Dolu Olması

Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:

“Allah-u Teala, kızım Fatıma’nın kalbini ve bütün organlarını, kıkırdağına kadar imanla doldurmuştur; işte bundan dolayı kendini Allah’ın itaatine atamıştır.”[1]

2- Zehra Lakabıyla Adlanmasının Sebebi

Ravi diyor ki:

İmam Sadık’a (a.s); “Neden Fatıma (a.s) “Zehra” lakabıyla adlandı?” diye sorduğumda şöyle buyurdular:

“Fatıma’nın (a.s) “Zehra” lakabıyla adlanmasının sebebi şudur ki, Fatıma (a.s) mihrapta ibadete durduğunda, yıldızların yeryüzü halkına nur saçtığı gibi onun nuru da gökyüzü ehline öyle saçıyordu.”[2]

3- Fatıma’dan (a.s) Daha Çok İbadet Eden Yoktu

Hasan-ı Basri şöyle diyor:

“Bu ümmet arasında Hz. Fatıma’dan (a.s) daha abit (çok ibadet eden) biri yoktu. Namazda o kadar duruyordu ki, ayakları şişerdi.”[3]

4- Allah’tan Korkması

“İrşad’ul Kulub” kitabında şöyle nakledilmiştir:

“Hz. Fatıma (a.s), namazında Allah korkusundan ard arda nefes alıyordu (nefes alıp vermesi güçleşiyordu).”[4]

5- Müminleri kendisine Tercih Etmesi

 İmam Musa b. Cafer (a.s) buyurmuştur ki:

“Hz. Fatıma (a.s) dua ettiğinde, mümin erkek ve kadınlara dua ederdi; ama kendisine dua etmezdi. ‘Ey Resulullah’ın kızı! Siz neden halk için dua ediyor da kendiniz için dua etmiyorsunuz?’ dediklerinde; “Önce komşu, sonra evin içi” buyuruyordu.”[5]

6- Kadir Gecesine Önem Vermesi

Hz. Ali (a.s) buyurmuştur ki:

“Fatıma (a.s) kadir gecesi, ev halkından hiç kimsenin yatmasına müsaade etmezdi; az yemek vermekle onların yatmamasını sağlıyor, kendisi de bu gecenin ihyası için hazırlanıyor ve buyuruyordu ki: “Mahrum, bu gecenin bereketlerinden mahrum kalan kimsedir.”[6]

7- Duanın İsticabet Vaktini Gözetmesi

Hz. Fatıma (a.s) buyurmuştur ki:

“Ben, Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu duydum: “Cuma günü öyle bir saat vardır ki, kim onu gözetler de o anda Allah’tan hayır dilerse, Allah-u Teala istediği şeyi ona bağışlar...” O vakit, güneşin yarısının battığı andır.”

Hz. Fatıma (a.s) hizmetçisine şöyle buyuruyordu: “Git tepenin üzerine çık, güneşin yarısının battığını gördüğünde dua etmem için bana haber ver.”[7]

8- Cebrail’in Öğrettiği İki Rek’at Namaz

İmam Sadık (a.s) buyurdular ki:

“Annem Fatıma (a.s)’ın sürekli kıldığı iki rekat namaz vardı; bu namazı Cebrail ona öğretmişti. İlk rekatta “Hamd” suresinden sonra yüz defa “Kadir” suresini, ikinci rekatta ise “Hamd” suresinden sonra yüz defa “İhlas” suresini okurdu.

Bu namazı kılıp selam verdikten sonra, Hz. Fatıma (a.s)’ın tesbihini (zikrini) de söyle.”[8]

9-Dünyadan Daha Değerli Zikir

 “Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) yanına gidip O’ndan bir hizmetçi istemesini emretti (önerdi). Bunun üzerine Hz. Fatıma (a.s) Resulullah’ın (s.a.a) yanına giderek şöyle dedi:

“Ya Resulullah! El değirmeni beni zahmet ve meşakkate uğratmıştır.” Bu esnada ellerindeki değirmen izini Resulullah’a göstererek O’ndan kendisine bir hizmetçi vermesini istedi.

Resulullah (s.a.a) cevaben şöyle buyurdular:

“Ya Fatıma! -Hizmetçi yerine- dünya ve dünyadaki olan şeylerden daha hayırlı olan bir şeyi sana öğreteyim mi? Yatmaya gittiğinde otuz dört kez “Allah-u Ekber”, otuz üç kez “el-hamdu lillah”, otuz üç kez de “Subhanellah” söyle.”[9]

10- Topraktan Olan Tesbihi

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:

“Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma’nın (a.s) tesbihi, tekbirler (34) sayısınca düğümlenen bir yün ipinden ibretti. Hz. Fatıma (a.s), Hz. Hamza şehit olana dek bu ipi elinde döndürerek tekbir ve tesbih diyordu. Hz. Hamza şehit olduktan sonra onun kabrinin toprağından bir tesbih yaptı. Artık ondan sonra tesbih yapmak halk arasında yaygınlaştı.”[10]

İkinci Bölüm: Nurun Sâyesinde

11- Hatice’nin Yadigârı

Ravi diyor ki:

“Resulullah (s.a.a) Fatıma’yı, onun zahit, abide ve Hatice’den de bir yadigâr olduğundan dolayı çok severdi.”[11]

12- Edep Kaynağı

 Ümmü Seleme diyor ki:

“Ben Resulullah (s.a.a) ile evlendiğimde... kızı Fatıma’nın işlerini bana havale etti; ben de ona yol gösterip onu eğitmek ve ona yaşayış adabı öğretmek istiyordum. Allah’a and olsun ki, o yaşayış adabını ve bütün şeyleri benden daha iyi biliyordu.”[12]

13- Resulullah’a Benzemesi Ve Hazretin Ona Gösterdiği Hürmet

Aişe diyor ki:

“Allah’ın kullarından, konuşma ve söz açısından Fatıma kadar Resulullah’a benzeyen bir kimse görmedim. Resulullah’ın yanına geldiğinde, Resulullah (s.a.a) onun elinden tutarak onu öpüyor, ona hoş geldin diyor ve onu kendi yerinde oturtuyordu. Peygamber (s.a.a) de Fatıma’nın yanına gittiğinde, Fatıma ayağa kalkarak Hazrete hoş geldiniz deyip elinden tutarak onu öpüyordu.”[13]

14- Resulullah’ın Yolunu Beklemesi

Ravi diyor ki:

“Resulullah (s.a.a) sefere gittiğinde, Resulullah’ın seferden dönme haberi Fatıma (a.s)’a ulaştığında, Fatıma (a.s) kapının önüne çıkarak Resulullah’ı (s.a.a) bekliyordu. Resulullah’ı (s.a.a) gördüğünde onu karşılamaya gidip yüzünden öpüyordu.”[14]

15- Resulullah’ı (s.a.a) Savunması

Ravi diyor ki:

“Kureyiş’in düşmanlığı, (Ebu Talib’in vefatından sonra) Resulullah’a karşı şiddetlendiğinde, Fatıma (a.s), müşriklerin ve Kureyş ahmaklarının hile ve eziyetleri karşısında Resulullah’ı (s.a.a) savunuyordu. Bir gün... (müşriklerden Amr As ve Ukbe gibi birkaç kişi) ceninin rahimdeki eşi denen deriyi kaldırıp, Resulullah (s.a.a) Ka’be’nin kenarında secde ettiği halde iken O’nun başına bıraktılar. Bu durumu gören Fatıma (a.s) ağladığı halde gelerek onu babasının başından kaldırıp bir kenara attı.”[15]

16- Sırrı Koruması

Aişe şöyle diyor ki:

“Fatıma, Resulullah’ın hastalandığı sırada onun ziyaretine geldi; onun yürüyüşü sanki Resulullah’ın yürüyüşüydü. Resulullah (s.a.a) onun kulağına gizlice bir söz söyledi, bunun üzerine Fatıma ağladı. Daha sonra yine Resulullah (s.a.a) onun kulağına gizlice bir şey söyledi, bu defasında güldü... Resulullah’ın ona ne dediğini sorduğumda; “Resulullah’ın sırrını açığa vurmam” dedi.[16]

 

 

-----------------

[1]- Delail’ul İmamet, s. 139, H. 47.

[2]- İlel’uş-Şerayi, c. 1, s. 215.

[3]- Menakıb, c. 3, s. 341.

[4]- İrşad’ul Kulub, s. 105.

[5]- İlel’uş-Şerayi, c. 1, s. 216.

[6]- Deaim’ul İslam, c. 1, s. 282.

[7]- Meani’l Ahbar, s. 399.

[8]- Cemal’ul Usbû’, s. 173.

[9]- Kenz’ul Ummal, c. 2, s. 57.

[10]- Vesail’uş-Şia, c. 4, s. 1033.

[11]- Müstedrek-i Avalim, c. 1, s. 450.

[12]- Delail’ul İmamet, s. 82.

[13]- Ikd’ul Ferid, c. 3, s. 230.

[14]- Keşf’ul Ğumme, c. 1, s. 145.

[15]- İhkak’ul Hak, c. 25, s. 289; Şerh-i Nehc’ul Belağa, c. 6, s. 282.

[16]- Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 282.




Bu haber 1296 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI