Bugun...



Güzel Ahlakın İyi, Kötü Ahlakın Olumsuz Yönleri - 3

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 11-05-2022 11:38

Güzel Ahlakın İyi, Kötü Ahlakın Olumsuz Yönleri - 3

Hz. Resulullah (s.a.a.) İnsanların en az öfkeleneni ve en çabuk rıza göstereni idi. İnsanların en merhametlisi ve insanlara en çok hayrı dokunanıydı. İnsanların en güzel, en mantıklı ve en veciz konuşanıydı. Söylemek istediklerini kısa ve öz sözlerle ifade eder; asla boş sözler söylemezdi. Çokça sessiz kalır gerek olmadıkça konuşmazdı. Ağzına kötü sözler almaz, öfkeli ve sevinçli hallerinde sadece hak söz söylerdi.

En çok sevdiği yemek, birçok elin uzandığı yemekti. Acı yemeklerden sakınır ve kendi önünden yerdi. Yemek için üç parmağını kullanır ve bazen de dördüncü parmağından da istifade ederdi. Kepekli ekmeği tercih eder; soğan, sarımsak veya kötü koku yapan yiyecekleri yemezdi. Bununla birlikte hiçbir yemeği kötülememiştir. Hoşuna giderse, yemiştir ve gitmezse, el sürmemiştir. Tabağın dibini sıyırıp şöyle derdi: Yemeğin sonu daha bereketlidir. Yemekten sonra parmaklarını kızarana dek yalardı. Giysilerinin tamamı topuğun üzerindeydi ve yere sürtünmezdi.

Hz. Resulullah (s.a.a) en sabırlı ve güçlü olduğu halde, affetmeğe en istekli olan bir insandı. İnce tenli, dış hoş görünümü ve içi (kalbi) iyi birisiydi. Öfkesi ve sevinci yüzünden okunabilirdi.

Hz. Resulullah (s.a.a) en cömert ve en eli açık insandı. Yüreği en geniş, sözüne en sadık, emanete en sadık, en yumuşak huylu ve en cana yakın insandı. Onu ilk görenler heybetine kapılırlardı ama onu tanıyarak oturup kalkanlar ona muhabbet beslerdi. Kendisinden İslam dairesi dâhilinde bir şey istendi mi muhakkak verirdi.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Bedir gününde hepimiz Peygamber’e (s.a.a) sığınıyorduk ve Peygamber (s.a.a) düşmana en yakın olan kişi idi. O gün, insanların en yiğidi Peygamber (s.a.a) idi.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Savaşın en şiddetli döneminde, düşmanın içimize kadar ilerlediği vakitlerde Resulullah’a (s.a.a) sığınıyorduk. O anlarda düşmana Peygamber’den (s.a.a) daha yakın olan kimse yoktu.

Yüce makamına rağmen en tevazulu insandı. İnsanlarla beraber oturup kalkardı, hasta ziyaretine gider ve cenaze törenlerine katılırdı. Kendisini davet eden kölelerin davetini kabul ederdi. Kendi ayakkabı ve giysilerini kendi elleriyle onarırdı. İçeri girdiğinde ashabı ayağa kalkmazdı; zira bundan hoşlanmadığını bilmekteydiler. Çocukların bile yanından geçerken onlara selam verirdi.

Hz. Peygamber (s.a.a) bir gün bir kişiyle karşılaştı ve bu şahıs Hz. Peygamber’in (s.a.a) heybetine kapılıp titremeğe başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Korkma, ben sultan değilim. Ben kuru ekmek yiyen Kureyşli kadının oğluyum.

Ashabıyla birlikte, onların içinde ve onlardan birisiymiş gibi otururdu. Öyle ki yabancı biri soru sormak üzere geldiğinde, hangisinin peygamber olduğunu fark edemiyordu. Bu durum üzerine sahabeler çamurdan bir kürsü yaptılar ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) bu kürsü üzerinde oturmasını istediler. Hz. Peygamber (s.a.a) bu kürsü üzerinde oturuyordu.

Kendine yöneltilen bütün çağrılara “buyur”‌ şeklinde yanıt verirdi. İnsanlarla oturup muhabbet ettiğinde, ahiret ile ilgili konuşurlarsa, onlarla muhabbet eder; yemek ve içmek gibi konularda konuşurlarsa, yine onlarla muhabbet eder; dünya işleriyle ilgili konuşurlarsa, yine de onlara arkadaşlık etmek için ve tevazu gereği onlarla muhabbet ederdi.

Allah’ın salâtı ve selamı ona (s.a.a) ve Ehlibeyt’ine (a.s) olsun.




Bu haber 436 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI