Bugun...



Doğru Yol

Soru: اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ “Bizi doğru yola ilet.” (Fatiha, 6). Bu doğru yol nedir ve nerededir?

facebook-paylas
Tarih: 10-11-2020 12:18

Doğru Yol

Cevap:

بسم الله الرحمن الرحيم

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ و عَجّل فَرَجَهم

فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ الَّيْلُ رَاٰ كَوْكَباًۚ قَالَ هٰذَا رَبّ۪يۚ فَلَمَّا اَفَلَ قَالَ لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِل۪ينَ

“Gece karanlığı üzerine çökünce bir yıldız gördü; ‘İşte bu benim Rabbimdir.’ Dedi. Yıldız batınca da, ben kaybolup-batan şeyleri sevmem’ dedi. (En’am, 76).

Bu nedenle Allah (cc) Hz. İbrahim’e (as) dua ederken tüm Müslümanlar için dua etmeyi ve şöyle söylemeyi öğretti: “Bize doğru yolda rehberlik et. Bizi doğru yola ilet.” O sadece kendini görmüyor, aksine kendisini bir topluluğun üyesi olarak görüyordu. Ve Hamd/Fatiha Suresi’nde hangi topluluktan olduğunu itiraf ediyordu.

Ayette (Fatiha 6) “yol” için kullanılan kelime “sırat”. Ve Kur’an’da “yol” kelimesi için başka bir kelime daha geçiyor; “sebil”. Bu kelime birçok ayette kullanılmıştır, örneğin; Allah yolunda ve Allah rızası için cihat (وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ). Bu iki kelime (sırat ve sabil) birbirinden farklı anlamdadırlar. Sabil, çoğul bir kelimedir ve “yollar, yan yollar, ara yollar” gibi anlamlara karşılık gelir. Birbirinden farklı birçok yol vardır; herhangi bir doğru iş, doğru bir şekilde, Allah yolunda ve Allah rızası için yapılabilir. Namaz kılmak, dua etmek, oruç tutmak, insanlara hizmet etmek veya farklı dallarda ilimler öğrenmek vs. hepsi Allah’a götüren yollara örneklerdir. Ama bir yol var ki seni dosdoğru O’na götürür; Sırat-ı Mustakim.

“Sırat” ile tek bir yol kastedilir ve “Ana cadde, anayol, otoban” gibi anlamlara karşılık gelir ki bütün yollar O’na ulaşır. Yani kısaca “sırat”a anayol ve “sebil”e bu ana yoldan farklı mahallere götüren ara yollardır diyebiliriz.

Ama ayetlerde bu kelimelerin ıstılah yani terim anlamları kastedilmiyor. Yol (sabil) ve anayol (sırat); gerçekçi bir şekilde var olan, açık ve net, ulaşılabilir ve hareket edilebilir bir yol olmalıdır. İnsanın teorik ve pratik olmak üzere iki yönü vardır ve pratikte her ne yapıyorsa, bu yaptığı iş bir tür inanca dayanır. Yani dosdoğru yolun,

 الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ

hem doktrinsel/öğretisel (teorik) hem de pratik bir yönü vardır. Yüce Yaratıcı kullarını yaratıp kendi haline bırakmamış ve onları kendine ulaştıracak yolun her iki yönünü de göstermiştir.

 Allah teorik açıdan diyor ki:

وَأَنِ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ

 “…Yalnız bana ibadet edin. İşte dosdoğru yol (sırat-ı mustakim) budur.” (Yasin, 61)

 إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ

“Kuşkusuz, Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnızca) O’na ibadet ve kulluk edin; dosdoğru yol budur.” (Zuhruf, 64)

Ve pratikte de doğru yolu tanıtıyor ve şöyle diyor:

فَاسْتَمْسِكْ بِالَّـذ۪ٓي اُو۫حِيَ اِلَيْكَۚ اِنَّكَ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ

“Sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Kuşkusuz sen dosdoğru bir yol üzerindesin.” (Zuhruf, 43)

Bu nedenle Peygamberimizin (saa) kendisi de dosdoğru ve düz bir yoldur/sırat-ı mustakim’dir. Nitekim Gadir (Veda) hutbesinde şöyle buyurmuştur:

مَعاشِرَالنّاسِ، أَنَا صِراطُ الله الْمُسْتَقیمُ الَّذی أَمَرَکُمْ بِاتِّباعِهِ، ثُمَّ عَلِی مِنْ بَعْدی. ثُمَّ وُلْدی مِنْ صُلْبِهِ أَئِمَّةُ (الْهُدی)، یَهْدونَ إِلَی الْحَقِّ وَ بِهِ یَعْدِلونَ

“Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve onun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder, hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar.”

Dolayısıyla doğru yol (sırat-el mustakim), Peygamber (saa) ve onun Ehlibeyt’idir (as).




Kaynak: @SupheSoruCevap

Bu haber 992 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI