Bugun...



Aşura Kıyamının Manevi ve Ahlaki Cilveleri

Bir hareket veya bir hicrete kutsallık kazandıran konu, tertemiz ilahi duygu ve gerekçelerle beraber olmasıdır.

facebook-paylas
Tarih: 12-08-2021 10:57

Aşura Kıyamının Manevi ve Ahlaki Cilveleri

Kuran-ı Kerime göre cihad, ancak Allah uğruna olduğu zaman değer kazanır. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: Bir işin değeri saiklerine bağlıdır ve herkese niyetine göre verilir. Resulullah efendimizin (s.a.a) bu buyruğuna göre, kim yüce Allah ve resulü yolunda hicret ederse, bu hicret değerli ve yücedir; yüce Allah da onu mükafatlandırır.

İmam Hüseyin’in (a.s) hicreti de Allah yolundaydı. Bu yüzden üzerinden asırlar geçmesine karşın hala hür insanların ilham kaynağıdır. İmam Hüseyin’in (a.s) hicretinin temeli, dini ve sosyal sorumluluklarını zamanında yerine getirmeğe dayanır ki yüce Allah her asırda salih insanların sorumluluğu olarak belirlemiştir.

Aşura kıyamında hamaset ve maneviyatın bir araya gelmesi, bu eşsiz kıyamın özelliklerinden sayılır. İmam’a (a.s) eşlik eden insanlar cesaretleri yanı sıra, sürekli Allah’ı anan ve O’na dua eden birer arif insanlardı. Hamaset ve maneviyat, İmam Hüseyin (a.s) hareketine ayrı bir cilve ve güzellik kazandırdı. Aşura kıyamında sabır, cesaret, direniş, fedakarlık ve Allah sevgisi, insanla yaradanın arasındaki derin bağı yansıtır.

Allah’ı anmak, Kerbela hamasetinin en seçkin irfani ve manevi özelliği idi. İmam (a.s) ve ashabı, Aşura kıyamının en zor anlarında bile Allah’ı anmak suretiyle huzura kavuşuyorlardı. İmam Hüseyin’in (a.s) "lahavle vela kuvveti illa billah" zikrini sürekli söylediği nakledilir. İmam (a.s) ve ashabı, Allah’ın zikri ile güç kazanıyor ve böylece hiç bir şeyden korkmuyorlardı. Bu insanlar, varlığı yaratan Allah’a bağlı olduklarından, 30 bin düşman askerine karşı en şanlı direnişi sergileyerek, ardından şehadet mertebesine erdiler. Kerbela olayında İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının çadırlarından sürekli dua, ibadet ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin sesi duyuluyordu. Aşura günü sahabelerden biri öğle namazı vaktini hatırlatınca, İmam Hüseyin (a.s) şöyle karşılık verdi: Sen namaz vaktini hatırlattın; Allah seni namaz kılan ve zikredenlerden eylesin. Evet, şimdi namaz vakti. Düşmandan bir kaç dakikalığına savaşa ara vermesini isteyin ki namazımızı kılalım.

Evet, İmam Hüseyin’de (a.s) tevekkül ve Allah inancı öylesine yüksekti ki hazret bir an bile düşmanın gücüne mağlup düşmedi.

Kerbela hamasetini yaratanların ruhu öylesine iman doluydu ki savaş alanında hepsi büyük bir cesaretle şehadeti kucaklıyordu. İmam’ın (a.s) ashabının her biri tek başına düşman ordusundan çok sayıda kafiri öldürdükten sonra şehit oluyordu. “Abes”, İmam Hüseyin’in (a.s) sahabelerinden biriydi. Abes’in savaş arenasında “Benimle savaşacak er meydanı yok mu?” diye haykırdığı rivayet edilir. Abes düşman ordusundan 200 kişiyi öldürdükten sonra şehit düşer. Düşman ordusundan biri, İmam Hüseyin’in (a.s) ashabının cesaretini şöyle anlatır: Onlar ellerine kılıç aldığında adeta kükreyen bir arslan gibi bizim orduya saldırıp, ortalığı dağıtıyordu. Eğer onları bir saatliğine serbest bırakacak olsaydık, hepimizi yok ederlerdi. Onlar, bize doğru amansızca saldırıyorlardı.

İmam Hüseyin (a.s) de sahabesi için şöyle buyurmuştur: Allah’a andolsun, onları sınadım ve hepsini cesur ve iradeli buldum.

Kerbela kıyamında ahlakın bir başka cilvesi, yani “vefakarlık” en iyi şekilde tecelli etti. Rivayetlere göre son gece İmam Hüseyin (a.s) ashabını kendi yolunu seçmeleri için serbest bıraktı ve “Kim istiyorsa geri dönebilir” diye buyurdu. Ancak ashabın ihlas ve vefakarlık duygusu doruktaydı ve İmam’ı (a.s) yalnız bırakmadılar. Hatta ashabından biri şöyle bir latif ifadede bulundu: Eğer 70 kez öleceğimi ve bedenimi yakıp külünü yeniden canlandıracaklarını bilsem, yine seni yalnız bırakmam. Bu ifade, ashabının güçlü imanı ve İmam Hüseyin’e (a.s) duydukları inancı yansıtıyordu.

Kerbela olayında fedakarlık ve vefakarlığın doruğu, İmam Hüseyin’in kardeşi Hz. Ebulfazl’in (a.s) güzel hareketinde tecelli buldu. Hz. Abulfazl (a.s) büyük bir cesaret sergileyerek, İmam’ın (a.s) susamış evlatlarına su getirmek için Fırat nehrine gitti. Kendisinin de çok susamış olmasına karşın, taşıdığı sudan içmedi ve tam bir yudum suya hasretken şehit düştü.

Allah aşkı, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının vücudunu öylesine sarmıştı ki hatta İmam’ın (a.s) 13 yaşındaki kuzeni Kasım, şehadet için saniyeleri sayıyor ve şehadet şerbeti içememekten kaygı duyuyordu. Kasım’a göre şehadet baldan tatlıydı ve sonunda Aşura günü emel ve arzusuna kavuştu. Kasım var gücüyle çarpıştı ve sonunda şehit düştü.

İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının en büyük arzusu, Hakkın rızasıydı. İmam Hüseyin (a.s) o kritik anlarda şöyle dua ediyordu: Ey Rabbimiz! Senin belirlediğin takdire karşı sabırlı ve teslimiyet içindeyiz. Ey senden başka Rab olmayan Allah’ım! Ey mazlumların imdadına yetişen Rabbimiz! Senin yazdığın takdire karşı sabırlı ve teslimiyet içindeyiz.

Bu anlayış ve düşünce, Kerbela kahramanlarının aile fertleri arasında bile göze çarpıyordu. Rivayete göre İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’da bulunan gençlerden birine annesinin yanına gitmesini ve onu yalnız bırakmamasını buyurur. Genç adam İmam’ın (a.s) buyruğu üzerine annesinin yanına gidince, annesi rahatsız olur ve şöyle der: Eğer peygamberin torunu İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmezsen, senden asla razı olmam. Sonunda genç adam annesinin teşviki ile yiğitçe savaşır ve şehit düşer.

Sabır, zafere ulaşmak ve yüce Allah katına yakınlaşmak için en önemli etkenlerden biridir. İmam Hüseyin’in (a.s) devranın en zor sınavına karşı kahramanca sabır etmesi, oldukça şaşırtıcıdır. Hazret, henüz emzirilen bebeklerden tutun ta erişmiş genç evlatlarına kadar bütün yakınları ve akranlarını bir bir kaybeder; ancak teslim olmaz ve daha büyük bir azim ve irade ile hedefini izler. Hakikat ve adalet aşkı, İmam Hüseyin’e (a.s) ayrı bir güç kazandırır.

İmam Hüseyin’e (a.s) göre yaşamak, ancak özgürlük ve kerametle birlikte olduğu zaman değerlidir. Bu anlayış ile İmam Hüseyin (a.s) hak yolunda izzetle ölmeyi zillet içinde yaşamaya tercih eder. Bu konuda İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyuruyor: Şehadet ve ölüm bence saadetten başka bir şey değil ve zalimlerle yaşamak acı vericidir.

Böylesine derin anlamlı sözler tabi ki her hür insanı nerede ve ne zaman olursa olsun etkiler ve insanların uyanmasına sebep olur. İşte böylece Aşura kıyamı ebedileşir ve tarih boyunca hak ve hakikat isteyen insanların yoluna ışık tutar. İslam Peygamber’i (s.a.a) Kerbela olayından yıllar önce torunu İmam Hüseyin’in (a.s) şehadeti ile ilgili şöyle buyurur: Gerçekten de Hüseyin’in şehadeti ile insanların kalbinde iman duygusu öylesine hararetli ve ebedileşir ki asla soğumaz.

 

Şehit Behişti




Bu haber 296 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI